Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü !
İçimdeki coşku Dünya’mızın ve ülkemizin geçtiği süreçlerden dolayı fokurdayan ama taşmayan bir vaziyette.. Bugünü daha renkli, coşkulu, kararlı ve yüksek sesle kadınıyla erkeğiyle kutlamak isterdik, biliyorum ama yine de tüm coşkusuyla kutlu olsun !
8 Mart’lar kutlanırken hep kadının önüne çıkan engellerden, eşitsizliklerden ve bunları nasıl aşıp Kadın Liderler olunduğuna değiniliyor. Ben de bugün biraz buna değinmek istiyorum.. Dün, Neslihan SİVRİKAYA ve Prof. Dr. Reyhan Ayşen’nin ‘KADIN LİDERLİK ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ’ adlı bir makalesini okudum. Kadınların iş hayatında karşılaştıkları problemleri sınıflandırmışlardı. Buna göre kadınlar;
-Cinsiyet Ayrımcılığı,
-Cam Tavan,
-İçsel Engeller gibi zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Yukarıdaki birçok problemi hepimiz duyuyor hatta gündelik hayatımızda maruz bile kalıyor olabiliriz. Bu problemler arasından "Cam Tavanlar"ı ele alarak bir şeyler söylemek istiyorum. Öncelikle bakalım, cam tavanlar ne imiş;
”Cam tavan kadınların elde ettikleri başarılarına ya da yeteneklerine bakılmadan, üst yönetime terfi etmesinde var olan, belirlenemeyen buna rağmen aşılması güç engeller olarak tanımlanmaktadır. Yetenek ve başarıları göz ardı edilerek kadınları çalıştıkları örgütlerde üst basamaklara yükselmekten alıkoyan, görünmeyen, var olduğunu bildikleri, kırılmaz bir engel olduğuna inanılmaktadır. Bir insanın erişebileceğine inandığı üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavan kavramı ‘Glass Ceiling’ olarak İngilizceden litereatüre geçen bir kavramdır. Cam tavan benzetmesi pirelerle yapılan bir deneyden kaynaklanmaktadır. Farklı yükseklikte zıplayabilen pireler 30 cm yüksekliğinde cam bir fanusuna koyulmuş ve zemini ısıtılmıştır. Sıcaktan etkilenen pireler zıplamaya başlamış fakat tavanda yer alan cama çarpıp düşmüşlerdir. Zemin ısıtılmaya devam ettiği için artan sıcaklıkla beraber her zıplayışta başlarını cama vurmuşlardır. Pireler görünmeyen camın ne olduğunu algılayamadıkları için, kendilerini engelleyen şeyin ne olduğunu anlamakta güçlük çekmişlerdir. Birçok kez cama çarpan pireler en sonunda o zeminde max. 30 santim yukarı zıplamayı öğrenmişlerdir. Daha sonra hepsinin en fazla 30 cm yüksekliğe zıpladığı görülünce tavandaki cam kaldırılmış ve zemin yeniden ısıtılmıştır. Ancak pirelerin hala aynı yükseklikte (30 cm) zıplamaya devam ettiği gözlemlenmiştir. Üzerlerindeki cam engeli kalkmış olması rağmen daha yükseğe zıplayabilecek olan pirelerin buna hiç cesaret edemedikleri fark edilmiştir. Pireler isterlerse kaçabilecek imkâna sahiptir ancak engel artık zihinlerinde olduğu için kaçamamışlardır. Onları sınırlayan dış engel kalkmış olmasına rağmen kafalarında oluşan iç engel devam etmektedir. Pirelerin yaşadıkları bu durum 'cam tavan sendromu' olarak adlandırılmaktadır.”
Herkes kadının önündeki görünen ya da görünmeyen bariyeri konuşuyorken onun -tıpkı pire deneyinde olduğu gibi- çektiği, adım atma içgüdüsünü uyandırdığı acıları görmüyor. Hep bir engel var. Zıplayan, adım atan kadınlar da var ama ‘neden adım atıp ilerlemek istiyorlar?’ onu konuşmuyoruz. Çünkü acı çekiyoruz, çünkü bizim ayaklarımızı alttan ısıtıyorlar, çünkü bizi fanusa koydular bu da yetmezmiş gibi üstünü de kapatıp bizi hapsettiler. Bu yetmez mi? Aşamadığımız tavanı konuştular ama bizi hapsettikleri camı değil.. Kısacası; Tavana odaklanmadan önce cama odaklanmalıyız, cam olmasaydı tavan da olmayacaktı.
Neden bu kadar engele rağmen adım atıp ilerlemek istiyoruz sorusuna gelecek olursak, çünkü biz üretmek istiyoruz, çünkü biz karar almak istiyoruz, çünkü biz maruz kalmak değil beraber yapmak istiyoruz. Aslında bir insan ne yapmak isterse onun gibi yapmak ve yaşamak istiyoruz.
İnanıyoruz ki geleceğin toplumlarında kadınlar dünya ve insanlık için karar almada daha aktif rol alacaklardır. İnsan haklarına duyarlı kadın ve erkekler liderler bu eşitlik dünyasını bizlerle birlikte tasarlayacak ve bizler o dünyanın içerisinde yer alacağız.
Şimdi, içimde fokurdayan şey taşmadan ben ayrılayım. Şimdilik sevgiyle ve herkes için iyi dileklerle ve kararlarla kalın..
Esenlikle..
Comentários