top of page
  • Yazarın fotoğrafıSamet Çelik

Fütürist Değerlendirme: 2015

Geçen yüzyılın en etkili bilim insanı ve mucitlerinden biri olan Nikola Tesla’nın bir sözü şöyle: “Eğer evrenin sırlarını bulmayı arzuluyorsanız enerji, frekans ve titreşimler üzerinden düşünün.” Gelecekte olup bitecekler de evrenin sırlarından biri. Bu büyük sırrı düşünürken Tesla’nın üçlüsünü kullanabilir miyiz? Deneyelim…

2015 yılında enerji konusunda ne oldu? Üçte birine düşen petrol fiyatlarının geleceğe etkisini ekonomistler çalışabilir ama fütürist açıdan 3 müthiş gelişmeden söz edebiliriz: Aralarında Bill Gates, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg’in de olduğu 28 milyarderin kurduğu Breakthrough Energy Coalition, önümüzdeki 5 yıl boyunca yenilenebilir enerji (özellikle güneş ve rüzgar) konusunda yeni teknoloji üreten firmalara $20 milyar destek sağlayacak. Amaç, bu enerjilerin maliyetini bir an önce yaygınlaşmalarına yetecek kadar düşürebilmek. Tüketim tarafında ise süper girişimci Elon Musk’ın Tesla Motorsfirmasının üretmeye başladığı Powerwall isimli yüksek verimli ev tipi piller kayda değer.


Arzu edenler, Powerwall lansmanını aşağıdaki videodan izleyebilir:




Yenilenebilir enerji türleri kesintisiz üretim sağlayamadığı ancak son kullanıcıların ihtiyaç anında enerji almaları gerektiği için, bu pillerin regüle edici etkisi çok önemli.


Son büyük gelişme ise tüm bunları gölgede bırakıyor, çünkü belki de tüm gezegenin enerji ihtiyacını tamamen çözme potansiyeline sahip: Füzyon reaktörleri aslında minik güneşler ancak bunları ucuza imal etmek henüz mümkün değil, çünkü reaksiyonun başlaması için çok yüksek bir ısı gerekiyor.


Lockheed Martin’in araştırma merkezi Skunk Works, bu ısıyı güçlü bir manyetik alanı odaklayarak sağlayan tokamak mimarisini kullanarak küçük ve ucuza mal etmeye çok yakın. Bu 2014’ün haberiydi. 2015’in haberi ise ABD’nin ulusal laboratuarlarından Lawrence Livermore ve Çin’deki Shenguang lazer füzyonu projeleri. Bu ekiplerin 192 güçlü lazeri aynı noktaya odaklayarak başlattıkları füzyon, bu iş için kullandıkları enerjinin 10 katını üretti.


Kaynak: Çin Shenguang Araştırma Merkezi http://bit.ly/1TzZTp7 (Soldaki), Lawrence Livermore Laboratuarı http://1.usa.gov/1Svj5pF (Sağdaki)


Enerjinin ucuzlaması daha düşük maliyetle fabrikalar ve iş merkezleri kurulabilmesi, böylece daha çok insanın üretken olması anlamına geliyor. Diğer bir toplumsal etki küresel ısınma, ki o konuda da geleceğe büyük etkisi olacak bir gelişme bu yıl yaşandı: Paris Anlaşması ile 195 ülke yerküre sıcaklığını endüstri çağı öncesine kıyasla sadece 2 derece farka çekme sözü verdi.


Ucuz enerjinin bir de demografik etkisinden söz edilebilir. Tüm Orta Doğu’da ekonomik yaşam, petrol üretimi üzerinden dönüyor. Özellikle füzyonun yaygınlaşması ve emisyon sınırları yüzünden petrol giderek gözden düşünce, Orta Doğu’da gelirlerin azalıp işsizliğin yükselmesi, bunun da büyük göçlere sebep olması beklenebilir. Bu göçlerin dünyayı nasıl etkileyeceğinin bir provasını, Suriyeli göçmenler ile bu yıl gözlemledik.


Tesla’yı takip ediyoruz: Frekans deyince akla telekom sektörü geliyor. Mobil iletişimde 5G teknolojisi ile 1Tbps hız rekoru bu yıl kırıldı. TV yayıncılığının, hatta canlı yayınların dahi hızla internet üzerine kayması, yayın stüdyolarının dahi özel ekipman yerine internet teknolojilerini kullanmaya başlaması, bu yıl yayıncılıkta yaşanan tektonik bir kayma. Yazılım Tanımlı Video Ağı, asgari 10 Gb ethernet ile kurulduğuna göre yakında bu ağların mobile taşındığını göreceğiz. AB destekli 5GNOW projesi bu yıl 10 Gb mobil ağların demosunu yapması, bu olasılığı güçlendirdi. Yüksek hızlı ve kapasiteli mobil iletişimin iki büyük etkisi daha beklenebilir: İlki sürücüsüz araçlar.


Almanya’daki otobanların 5G ile 5 yıl içinde sürücüsüz araçlara açılacağı haberi, ulaşımda yılın en önemli haberi olabilir. Elon Musk’ın ilk sürücüsüz Tesla arabayı 2018’de satışa çıkaracaklarını açıklaması da var elbette ve hatta uçan araba Terrafugia’nın ruhsat alışı… İkinci etki ise “nesnelerin interneti” akımı. Elektronik kontrol üniteleri ve sensörlerin ucuzlayıp hemen her cihaz ve aleti birbirine bağlayarak bulut temelli bir uygulama sağlayıcıya çıkarıp birçok “akıllı ev”, “akıllı şehir” senaryosunu hayata geçiriyor. Bu senaryolara dahil olan beklenmedik bir unsur ise drone’lar. Ünlü fütürist Thomas Frey, 2030’da 1 milyar uçan drone olacağını öngörüyor. Snapdragon işlemciler ile telefonları akıllandıran Qualcomm, şimdi de drone’lar için bir işlemci ürettiğini duyurdu. Benzer bir haber ise NVIDIA’nın Jetson TX1 modülüile drone’ların bilgisayar görüşü ve navigasyon işlemlerinde “derin öğrenen yapay sinir ağları” kullanabilecek olması.



Derin öğrenme algoritmaları, öğrenen ve uyarlanan yazılımlar üretmenin anahtarı ve bu alanda da 2015’te olağanüstü gelişmeler yaşandı. Örneğin; kendi kendine satranç öğrenen bir derin öğrenme yazılımı 72 saatte “uluslararası usta” seviyesinde oynamaya başladı, Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde geliştirilen bir diğer derin öğrenen yazılım ise IQ testlerinde ortalama insanlardan daha yüksek skor elde etti. Google, Facebook, Microsoft gibi büyük yazılım firmalarının hepsi bu yıl derin öğrenmeye büyük yatırımlar yapıp rekabete girişti. Yılın son günlerinde Microsoft, derin öğrenen yapay sinir ağını 152 katmana çıkardığını ve resim içeriklerini tanımada Google’ı geçtiğini açıkladı.



Birçok sektörde süreçler dijital ortama taşındıkça ortaya çıkan verinin hacmi de çok artıyor. 2015, bilgisayar teknolojilerinde en büyük yatırım alanlarının büyük veri yazılımları, arttırılmış ve sanal gerçeklik cihazları olduğu yıldı. Örneğin sağlık sektörü: Radyoloji ve tıbbi görüntülemede bir süredir uzaktan tanı kullanılıyor. Radyolog doktorlar evden çalışıp, görüntüleri değerlendiriyor. Bu görüntüleri işleyip doktora yardımcı olan derin öğrenme yazılımlarından biri olan vRad (Virtual Radiologic), Haziran ayında beyin kanamasını 100% kesinlikle teşhis edebildiğini açıkladı.

Bilim kurgu hayranlarının hayalini süsleyen Star Trek tricoder (tüm vücut sağlık taraması yapabilen bir el terminali) için son adım bu yıl Stanford Üniversitesi’nde atıldı. DARPA’nın açtığı tricoder yarışması için çalışan Stanford ekibi mikrodalga ve ultrason ile çalışan taşınır tricoder’larının MR, CT ve Rontgen işlevlerini çok daha ucuza gördüğünü ve 10 yıl içinde satışa çıkacağını açıkladı.

Derin öğrenme ağlarına veri kaynağı olacak bir diğer sağlık ürünü, 7/24 sağlık durumunu gözlemleyebilen “dövmeler.”Bu dövmelerin yakın gelecekte $1’a kadar düşeceği ve hastalıkları erken teşhis etmede bir devrime yol açacaklarını tahmin etmek zor değil. Öyle ki 2015 Ocak ayında Londra University Collage araştırmacıları, 2050 yılında 80 yaşın altındaki hiç kimsenin kanserden ölmeyeceği tahmininde bulundu. Aynı ay geriatri uzmanları sineklerin ömrünü %60’a kadar uzatmayı başardı. Ömür uzatma önümüzdeki yıllara en güçlü titreşimler yayan tıp alanlarının başında geliyor.

University College London araştırmacıları, 2050 yılında 80 yaşın altındaki hiç kimsenin kanserden ölmeyeceği tahmininde bulundu.

Beyin araştırmaları da 2015’te yüksek titreşimler yaymaya devam etti. Aslında bu yıl hiç olmadığı kadar fazla insan beynini “titreştirmek” istedi. Kafatası üzerinden beynin belli noktalarını titreştirip geçici bir süre süper hafıza, süper konsantrasyona sahip olmak isteyenler ya da cihazları düşünce gücü ile kontrol etmek isteyenler, hatta depresyonla baş etmek isteyenler beyin titreştiren cihazları artık internet’den demonte üniteler olarak dahi satın alabiliyor. Beyin deşifre oldukça büyüklere yeni oyuncaklar çıkacak gibi.

Sağlık alanında son olarak genetik çalışmaları, her yıl olduğu gibi, şaşırtıcı gelişmelere yol açtı. Yılın ilk yarısında İngiliz devletinin 3 ebeveynli bebeklere onay vermesi, ikinci yarısında ise CRISPR tekniği ile gen modifikasyonu yapılarak süper bebekler tasarlanması konuşuldu.

1996 doğumlu koyun Dolly’nin yarattığı “klonlama” tartışmasının bir benzerini, 2016’da doğacak bir süper bebek “gen modifikasyonu” konusunda başlatabilir.


Mikro hatta nano titreşimlerden makro dalgalanmalara geçersek; Mart ayında NASA, Mars’ın kuzey yarım küresinin hemen tamamının bir zamanlar okyanus olduğuna dair kanıtları açıklandı. 1.5 milyar yıl su zengini olan bu gezegenin şimdiki kurak halinin sebebi, zayıf yerçekimi ve ince atmosfer yüzünden suyun uzaya kaçması. Hatta bilim insanları kaçan suyun bakteriler barındırdığına ve bu bakterilerin Dünya’daki yaşamı tohumladığına dair bazı kanıtlara sahipler (bknz. Antartika’da bulunan ALH84001 ismli meteorit). Şu an Mars’ta sıvı formda su olduğuna dair kanıtlar ise Eylül ayında kamuoyuna sunuldu. Mars’tan ümidi kesersek, Kepler Uzay Teleskobu bu yıl güneş sistemi dışındaki 1000. gezegeni tesbit etti, ki bunlardan biri olan Kepler-452b’nin kendi yıldızının yaşama müsait bölgesinde olduğu için Dünya 2.0 manşeti ile duyuruldu. 1400 ışık yılı uzaklıktaki bu gezegene yolculuğu konu eden bilim kurgu kitapları yazılmaya başlandı bile.


Yılın geleceğe etkisi olan gelişmelerinden bahsederken Nobel ödülü alan ilk Türk bilim insanı Aziz Sancar’dan bahsetmemek olmaz. Ankara’da TAI yöneticilerinden Metin Sancar’ın amcası olan Aziz Sancar, onun iddiasına göre bu aralar çok kritik bir diğer buluşunu açıklamak üzere.


Aziz Sancar’ın özellikle çalışmalarında gözettiği yüksek hedefler ve imkansız gibi görünen problemleri cesaretle ele alması ile yalnız Türkiye’deki değil tüm Dünya’daki araştırmacılara örnek olmasını, “büyük bilimi” sevdirmesini dilemeliyiz.


Mustafa Ali Türker, Gelecek Araştırmaları Enstitüsü

615 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page