Önemli değişikliklerin eşiğindeyiz.
Nesnelerin interneti sayesinde insanların çalışmasının anlamı ve yöntemi değişiyor. Şirketler, ticari hedefleri doğrultusunda farklı iş modellerini kullanacak ve tasarımdan tüketime kadar olan tüm süreçlerde çok daha fazla veri değerlendirilebilir olacak.
Bu alanda insanın rolü azalmaya devam edecek. Bugün bizlerin katkısını ve yorumunu gerektiren işlerin büyük bölümü, birbirleri ile iletişim kuran ve analitik çerçevede karar verebilen nesneler tarafından yerine getirilecek.
Üstelik bu nesneler öyle arabanın motoru ya da fabrikanın robotu şeklinde değil, gerçekten ete, kemiğe bürünmüş makinalarla da yapılıyor olacaklar.
Sentetik biyoloji, gen bilimi ve nörobilim gibi alanlarda ortaya çıkarılan gelişmeleri düşünün. Madenlerdeki metan gazı ile beslenen organizmalar yapar düzeydeyiz neredeyse sentetik biyoloji ile. Ya da bireyin genetik bilgisine dayalı olarak özel tanımlanan tedavi yöntemleri tasarlanıyor.
Farklı alanlarda olduğu düşünülen bu alanların tümünde kritik eşikler aşılıyor. 2025 yılında insandan daha akıllı makinalar üretilebilir duruma gelecek bir gelişme dönemindeyiz. İnsanı daha uzun yaşatan ilaçlar, sürücüsüz araçlar, özel amaçlarla üretilmiş organizmalar…
Tüm bu gelişmeler sonrasında hayatın aynı tarzda ilerlemesini beklemek çok iyi niyetli bir düşünce tarzı olur. Yaşam değişecek. Bu değişim; tarz, tüketim alışkanlığı, yaşam standardı ya da iş hayatı değişikliği olarak alt dallara ayrılabilir. Ama bakılması gereken çerçeve, çok disiplinli olarak, tüm bu gelişmelerin bir araya geldiğinde ortaya çıkaracağı büyük resim olmak zorunda.
Örneğin uzay araştırmaları şu anda Akatsuki, Cassini, Rosetta, Juno gibi görevlerle gündemde. Çok yakında bu görev turları birkaç robot ve organizma ile zenginleştirecek.
Ortama ve koşullara göre değişebilen malzemelerle üretim yapabilecek olan 4 boyutlu yazıcıların da katkısıyla dünya-dışı ortamlarda istediğimiz yaşam ve üretim alanlarını yapabiliyor olacağız.
Şimdi bu önemli değişimlerde bizim rolümüzü düşünmek zamanıdır. Bu rol, figüranlığın ötesinde olabilsin diye senaryoyu yazanların arasında olmamız gerekiyor. Senaryolaştırabilecek bir hikâye için ise çok ama çok çalışmak lazım.
Coşkun Dolanbay, Başkan