top of page
  • Yazarın fotoğrafıUmut Sağlam

Sosyal İzolasyon Sosyal Mesafeye Karşı (Kişisel Açıdan Kavram Kargaşası Eleştirisi)


Pandemi ile hayatımızın büyük oranda değiştiğini hepimiz kabul etmeliyiz. Önce Çin’de, daha sonra Avrupa ve Türkiye’de, özellikle Mart 2020 tarihinden itibaren yükselen bir eğri ile yayılan Covid-19 virüs salgını, ekonomik ve sosyal alışkanlıklarımızı etkilemektedir.

Pandemi ile mücadelenin en önemli yöntemi ise önleme olarak kabul edilmektedir. Bunun için de özellikle ülkelerin, çalışma faaliyetlerinin durdurulması, şehirlerarası veya ülkeler arası ulaşımın kısıtlanması, sokağa çıkma yasağı gibi yöntemlere başvurduğunu görmekteyiz.

Ülkemizde de yazının yazıldığı tarih itibari ile ilk olarak eğitim kurumlarının faaliyetlerine ara verilmiş, daha sonra uzaktan eğitim sistemine dönülmüş, bazı iş kollarına ait çalışmalar kısıtlanmış, belli noktalar hariç yurtiçi ve yurt dışı uçuşlar durdurulmuş, şehirlerarası yolculuk izne bağlanmış, 65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkmaları yasaklanmıştır. Söz konusu idari tedbirler ile birlikte, insanların zorunlu kalmadıkça sokağa çıkmamaları, evde kalmaları, dışarı ile “izole” olmaları, çıkmak zorunda kalan insanların ise birbirleri arasındaki “mesafelerini” korumaları istenmektedir.


Örneklerden de görüleceği üzere, “evde kal” çağrısı için çoğunlukla “sosyal izolasyon” ifadesi kullanılmaktadır. Aslında “sosyal izolasyon – social isolation” terimi, kişinin kendisini tüm dünyadan ve diğer insanlardan ayrı hissetmesi, çevresindeki herkesten kendini aşağı ya da farklı görmesine verilen addır. Kişinin yabancılaşma halidir, toplumdan izole olmasına verilen addır. Bu durum, din, dil, ırk, yaş ve çevreye bağlı olarak görülebilmektedir. Her türlü sosyal izolasyon, uzun süre evde kalmayı, aile, tanıdıklar veya arkadaşlarla iletişim kurmamayı ve / veya bu fırsatlar ortaya çıktığında diğer insanlarla herhangi bir temastan (iletişimden) kaçınmayı içerebilmektedir. Söz konusu yanlış kullanımın ötesinde, mevcut pandemi krizi, bireyler üzerinde yalnızlık ve sosyal izolasyon duygularının artmasına neden olmakta, bu husus da başka bir tehlike olarak kabul edilmektedir.

Az da olsa, ülkemizde de “sosyal mesafe (uzaklık) – social distancing” ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. Sosyal mesafe de sosyal izolasyon gibi bir terimdir. Sosyal mesafe, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını durdurmaya veya yavaşlatmaya yönelik bir dizi ilaç dışı enfeksiyon kontrol eylemine verilen addır. Sosyal mesafenin uygulanmasındaki amaç, hastalık taşıyan kişiler açısından, hastalık bulaşma, hastalık ve nihayetinde ölüm riskini en aza indirmek için enfeksiyon taşıyan kişiler ile enfekte olmayan kişiler arasındaki temas olasılığını azaltmaktır. Sosyal mesafe içerisinde okul ve işyerinin kapatılması, toplu organizasyonların ertelenmesi, seyahat kısıtlamaları ve bireysel önemler sayılabilmektedir. Bununla birlikte, ülkemizdeki kullanım ise daha çok ev dışında, kamusal alanlarda bireyler arasında yeterli “mesafe-uzaklık (aralık)” oluşturulması ile sınırlıdır.

İzolasyon ve mesafe kelimelerinin Türkçe’deki yaygın kullanımları da dikkate alındığında, kavramlar arasındaki karışıklığın normal olabileceği düşünülmektedir. Diğer taraftan ise dünyada kabul görmüş, “mesafe-uzaklık” ibarelerinin sistematik ve ağız birliği içerecek şekilde kullanımının yaygınlaşması ise şarttır.

116 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page