top of page
  • Yazarın fotoğrafıCoşkun Dolanbay

Unutmak iyidir ama bazen.


Evde kalmak, tercihe bağlı olduğunda iyidir. Ama zorunluluk halinde duygular değişiyor. Bir arkadaşımdan duydum, böyle zamanlarda evdeki çiçeklerle falan konuşmak normalmiş. Bir sıkıntı yok bunda dedi. Ama eğer çiçek sana cevap veriyorsa durum kötüleşiyormuş.


Arzu ettiğimiz geleceğe ulaşmak için elimizdeki her olanağı sonuna kadar kullanır olduk. Arzu ettiğimiz gelecek tanımında hemfikir olmasak da bu konuda yoğun bir kaygı ile çaba göstermekten de geri kalmıyoruz. Geleceği yakalayamamak kaygısı ile elimizdeki tüm araçları yağmalar şekilde kullanıyoruz.


Önce buna modernizm dedik ve her şeyde bir neden aramaya başladık. Sonra post-modernizm dedik ve aslında hiçbir şeyin bir nedeninin olmadığını savunur olduk. Şimdi şöyle bir çevreye bakın. Nedeni var ya da yok, kimsenin umurunda değil.


Sahip olduklarımızı o kadar hızla tüketiyoruz ki, yeni şeylere sahip olma ihtiyacımız hiç azalmıyor. Hatta abartıp zekanın yapayından, çalışanın robotundan medet umuyoruz. Kendimizi değersizleştirmenin bu kadarı, gerçekten ender rastlanan bir durum.


Basiti arzulayan bir yapımız var insanlar olarak bizlerin. Düşüncelerimiz, çevremiz, sorunlarımız karmaşıklaşmaya başladığında zorlanıyoruz. İyinin yerine daha iyiyi, daha iyinin yerine mükemmeli ister olduk. İyi, daha iyi ve mükemmelin ne olduğunu tam olarak da bilmeden üstelik.


COVID-19, yani Coronavirus Disease 2019 isimli virüs son 3 ayda bize bir ayna tutuyor. Bu ilk değil. Hepimiz biliyoruz ki daha önce de benzer uyarılarla karşılaşmıştık. Bunu diğerlerinden farklı kılan özellikler de var.

Ancak insanlar olarak harika bir özelliğimiz var. ‘Unutmak’ konusunda süperiz. Bu pandemiyi de tedavisi bulunduğunda unutacağız. Ancak unutmadan önce bazı şeylerden vazgeçmemiz gerekebilir. Kendimizi ve sevdiklerimizi ‘daha güvenli’ bir alanda tutmanın karşılığında bazı temel özgürlüklerimizden vazgeçeceğiz. Örneğin kişisel verimizin kullanımına daha ılıman bakabiliriz ya da bizden olmayanları kabul etmekteki direncimiz artabilir. Belki de içimize kapanıp her şeyi kendimiz yapmaya çalışmalıyız.


Her ihtiyacı olanın her şeyi yapmasına yetecek kadar ne kaynak var dünyamızda ne gerekli bilgiye sahip insan ne de uygun ekonomik kapasite. Bir şeylerin peşinde koşarken başka bir alanda geri kalmak kaçınılmaz. Geleceği bir bütün olarak göremediğimiz ve bir bütün olarak inşa edemediğimiz sürece hep ‘eksik’ kalacağız. Üstelik doğanın enteresan bir özelliği var. Hep çalışmadığımız yerden çıkıyor sorular. Aynı anda yanan ormanlar, art arda gelen kategorisi yüksek tayfunlar, tarihte görülmüş en yüksek göçmen sayıları, görmezden gelmekte inat ettiğimiz iklim değişikliği...


Gelecek Araştırmaları Enstitüsü olarak COVID-19 sonrası dünyamıza ilişkin düşüncelerimizi paylaşmak için bir dizi çalışma gerçekleştiriyoruz. gelecek.org.tr/blog adresinde düşüncelerimizi paylaşıyoruz.


Zor zamanlar yaşıyoruz. Bu ‘zor’ zamanlarımız hiç bitmeyecek. Değişime ne kadar çabuk uyum sağladığımız, insanlar olarak etkinliğimizi belirleyecek. COVID-19 döneminden ilk çıkarım, bilmediğimiz daha çok şeyin olduğu ve asla her şeyi bilme şansımızın da olmayacağı. Bu nedenle geleceği inşa etmek için öğrenmeye açık şekilde ilerlemeye devam edeceğiz.


Bu arada evde konuştuğunuzda size cevap veren Siri, Cortana, Google Assistant ya da Alexa’dır belki. O kadar da tedirgin olmayalım.

279 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page