top of page
  • Yazarın fotoğrafıCoşkun Dolanbay

Korona Sonrası Dünya Senaryoları – 2

Hazır olanlar kim ve nasıl oldu da bu duruma hazırlar? Yanıt basit ve komplo teorileriyle de ilgisi yok.



















Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Unutacağız. Hatta şöyle bir çevrenize bakarsanız, unutmaya başladığımızı da göreceksiniz. Umursamadığımızdan değil, insan olarak doğamız böyle. Bireyler, doğaları (genleri) gereği unutmaya meyillidir. Amacı hep kurtulmak ve çoğalmak olan genin sürekliliğini sağlayabilmenin temel unsurlarından birisi unutmaktır. Bu nedenle bireylerin yaşam tarzlarında ya da sosyal etkileşimlerinde değişikliklerin olmasına yol açacak tek bir durum var: hazır olanların yapacağı yeniliklerin gerektirdiği değişiklikler.


Hazır olanlar, küreselleşme sistemini şu ana kadar geliştiren, genişletenler. Şu anda da etkin olarak kullananlar. Sınırların anlam ifade etmediği, üretim yerinin önem taşımadığı, her bileşen ve ürünün olması gereken yerde ve olması gereken zamanda yerine ulaştığı bir sistemin tasarlayıcıları. Bunları ayrı birer şirket, organizasyon ya da ülke değil. Bir grup.


Birbirine bağlı, birisinin çıktısının diğerinin girdisi olan bir grup. Ve ülke sınırlarından bağımsız bir grup. Küresel ekonominin lokomotif görevini yapan çok geniş bir değer zincirini oluşturan bu grup. Bu gruptaki değer o kadar dengeli ve etkin şekilde dağılmış durumda ki, değiştirilmesi çok kolay değil. Ama bazı senaryolara göre bu mümkün.


Çalıştığımız senaryolarda “aşıyı bulan maçı kazanır” düşüncesi oluşmuyor. Elbette aşıyı bulan bir ülke olursa kısa dönemli jeopolitik faydası ya da şirket olursa ekonomik faydası olacaktır. Ancak şu çok açık ki bugünkü sorunun adı COVID-19 – Corona Virus Disease 2019. Bir bilgisayar yazılımı gibi bir versiyonu var. 2020 ya da sonraki versiyonları çıkmayabilir ama benzerlerine hazır olmak gerektiğini göstermesi açısından önemli bir yaklaşım.


Senaryolardan önce bir de nasıl bir ortamda bu krize girdiğimizi değerlendirmek gerekiyor. Küresel bir göç sorunu var. Ayrıca, bir anda 20 dolara düşen petrol, Avustralya ve Amazon’da ciğerleri yanan bir dünya, hemen her ülkenin yönetimindeki yetkin olmayan liderlik, bölgesel güç çekişmeleri ile birlikte ortaya çıkan ve 3 ayda dünyayı esir alan bir kriz.


En güçlü senaryolardan birisi, mevcut saflar güçlenir, Çin daha çok güçlenir.


ABD ve Çin arasında bir süredir devam eden gerilim bu kriz ile biraz daha yükselmiş gibi görünüyor. Ama son dönemde her iki tarafın da sıklıkla uyguladığı ticari al-ver pazarlıklarının başarı ile uygulanması, bu sürecin sonunda da benzer bir noktaya ulaşması olasılığını gündemde tutacaktır.



Bu senaryoyu tetikleyecek iki önemli gelişme var. İlki, Avrupa Birliği’nin yaşadığı derin güven bunalımı. Bu bunalımın çok net sonuçları olacak. Parasal birliğin bozulması, sınırların tekrar devreye girmesi ve yeni ‘exit’lerin gelmesi tartışılacak sonuçlar arasında yer alıyor. AB’nin gevşeyen yapısından doğan boşluğu Çin’in doldurması yüksek olasılık. Tek sorun güven problemini geride bırakıp bırakamayacağı. Buna karşılık Avrupa’nın önde gelenlerinin de temel planı ekonomik olacak. Özellikle tedarik zincirinin kırılganlığını ortaya çıkaran bu durum, üretim maliyetleri göreceli olarak düşük olan AB üyesi ve çevresi ülkelere yeni yatırımları beraberinde getirebilir.


Bu senaryoyu tetikleyecek ikinci gelişme ise küresel üretim zincirinin merkezileşmesi. Burada teknolojiye sahip olan ve teknolojiyi etkin kullanabilen küresel şirketler, teknolojik dönüşümlerini tamamlamak için, virüs krizini bir fırsat olarak kullanacaklar. Şu anda gelişmekte olan ülkelere dağılmış durumdaki üretim tesisleri, gelişmiş ülkelerde zamanla kurulacak ‘karanlık fabrikalara’ taşınma ihtimalinden söz edilebilir. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomisinde önemli yer tutan bu üretim kapasitesinin yok olması önemli bir kayıp ve sermaye ya da teknolojiye sahip olmadıkları için de yıkıcı sonuçlara namzet bir gelişme. Burada yine Çin devreye girecek ve üretimi kaybını yaşayacak ülkelerin elinden tutma ihtimali oldukça yüksek. Şu ana kadar özellikle Afrika ülkelerinde görülen Çin’in ilişki politikası, küresel üretim zincirindeki yerlerini kaybedecek ülkelere doğru genişlemek için çok uygun bir ortam yakalayacaktır.

222 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page